Şili, Güney Amerika kıtasının neredeyse bütün Pasifik Okyanusu kıyılarını kuşatan, kuzeyde Atacama Çölü ile Peru ve Bolivya sınırlarını ayıran, doğuda ise And Dağları ile Arjantin’e komşu olan uzun, ince bir ülke. Gezimiz, ülkenin baharına denk gelen Aralık ayında, çölünden buzuluna, bozkırından yağmur ormanına kadar pek çok farklı doğal alan içeren, 4000 km uzunluğunda ve ortalama 180 km genişliğindeki bu ülkenin kuzeyinde bulunan Atacama Çölü’nden başladı.
Bazı bölgelerine hiçbir zaman yağmur yağmayan ve dünyanın en kurak çölü olarak bilinen Atacama’da, içerdiği çeşitli madenler nedeniyle özellikle günbatımında rengârenk görünen tepeler bulunuyor. Ayrıca, karlı yanardağlarla çevrilmiş, nadir kuşlara ev sahipliği yapan tuz gölleri ve sanki sonsuzluğa uzanıyormuş gibi görünen düzlükler de yer alıyor. Gezinin ilk haftası, bu ıssız ve kurak topraklarda yaşam savaşı veren çeşitli ot ve kaktüs türlerinin arasında, sessizlik içinde ve fotoğraf makinesinin bakacı arkasında geçti. Zaman zaman, bize aldırmadan yanımızdan geçen devegiller ailesinden “Vicuna” sürüleri de fotoğraf karelerimize takıldı.
Güneye doğru yol alırken, çöl kuraklığı yerini gittikçe artan yeşile bırakır. Dağlar tepeler, güney kayını (Nothofagus sp.) türleri ve iğdegillerin sınıfdaşı “Protaceae” ailesinden “Embothrium coccineum” gibi ağaç ve çalılarla kaplıdır. Şili’nin merkez bölgesinde bulunan ve tüm ülke nüfusunun yarısına sahip olan başkent Santiago ve çevresindeki vadilerde, şarap yapımında kullanılmak üzere dikilmiş bağlar yer alır. Ancak, Şili’nin bu önemli gelir kaynağının gerekli kıldığı üzüm yetiştiriciliği, bölgedeki doğal bitki çeşitliliğinin yok edilmesi sonucunu da beraberinde getirmiş.
Şili’nin merkez bölgesinde, Akdeniz iklimine benzer iklim özellikleri görülmektedir. Bölgenin alçak kesimlerinde, çalı formasyonu oluşturan gülgiller (Rosaceae) ailesinden “Rubus geoides”, “Grossulariaceae” ailesinden “Ribes sp.”, Fundagiller (Ericaceae) ailesinden “Gaultheria sp.” vb türler; “Bomarea salsilla” gibi tırmanıcılar; “Gavilea araucana” ve “Chloraea lechleri” gibi orkideler göze çarpar. And Dağları’nın yüksek kısımlarına çıkıldığında, zor koşullara uyum sağlamış olan zambakgillerin sınıfdaşı “Alstroemeriaceae” ailesinden inkasüseni (Alstroemeria) ve Latin çiçeği (Tropaeolum sp.) türleri; papatyagiller (Asteraceae) ailesinden “Perezia sp.” ve “Mutisia sp.” türleri; menekşegillerin sınıfdaşı “Loasaceae” ailesinden “Coiophora coronaria” gibi bitkiler görülmeye başlar. Ülkenin milli bitkisi, zambakgillerin sınıfdaşı “Philesiaceae” ailesinden “Lapageria rosea” da bu bölgede yetişiyor.
Daha güneyde, göller bölgesi bulunuyor. Şili’de doğal olarak yetişen ve bölgede yaygın olan, maymun çıkmaz (Araucaria araucana) ağacının, ülkemizdeki en büyük örneği Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü bahçesinde görülebilir. Şili’de eskiden binlerce hektarı kaplayan bu ağacın önemli ölçüde kesilerek yerine, kağıt üretiminde kullanılmak üzere okaliptus (Eucalyptus sp.) ağaçlarının dikilmesi sonucu, ormanları sınırlı bir alanda kalmıştır. Bu ormanlar, yer yer çeşitli güney kayını türleri ile karışık haldedir. Çoğunlukla orkidelerden “Chloraea sp.” ve “Gavilea sp.” türleri; kardelengiller (Amaryllidaceae) ailesinden “Rhadophiala sp.” ve Sıracaotugiller (Scophulariaceae) ailesinden çantaçiçeği (Calceolaria) türleri; magellan küpesi (Fuschia magellanica) ile ülkemizde de pek çok çeşidi bulunan menekşe (Viola sp.) ve kadın tuzluğu (Berberis sp.) türleri görülmektedir. Burada belirtilen bitkilerin bazıları, çeşitli Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, ülkemizde de süs bitkisi olarak kullanılmaktadır.
Göller bölgesinin son durağı olan Alerce Andina Milli Parkı, tek tük kalmış servigiller (Cupreassaceae) ailesinden “Fitzroya cupressoides” ağaçlarının da görüldüğü, Valdivian yağmur ormanlarıyla kaplıdır. Bu ormanlar, ülkenin diğer bölgelerinde görülmeyen çok farklı bitki örtüsüne sahiptir. Bambu (Bambusoideae) ağaçlarıyla birlikte, “Philesia magellanica”; defnegiller (Lauraceae) ailesinden “Persea lingue” ve “Gevuina avellana”; murtgiller (Myrtaceae) ailesinden “Luma apiculata” ve “Amomyrtus luma” bulunmaktadır. Ülkemizde, bu familyaya ait olan tek tür, mersin (Myrtus communis)’dir.
Şili’de en çok ziyaret edilen yer, çok geniş bir alanı kaplayan Torres Del Paine Milli Parkı’dır. Oldukça güneyde yer alan bu parktaki bitki örtüsü, diğer bölgelere göre farklılık göstermektedir. Bunun nedeni, Pasifik Okyanusu’ndan gelen sert ve soğuk rüzgarlara maruz kalması ve yaklaşık 19 saat güneş ışığından faydalanabilmesidir. Burada yetişen bitkiler arasında “Escallonia rubra”, “Chloraea magellanica”, “Lathyrus multiceps”, “Leuceria purpurea”, bodur bir tür olan “Nothofagus antarctica”, ülkemizde de farklı türleri bulunan, papatyagillerden kanaryaotu (Senecio sp.) türleri sayılabilir.
Haritada küçük bir ülke gibi görünse de Şili, kendine özgü ve çok çeşitli bitki örtüsü ile ilginç bir ülke. Ne var ki bu zenginliklerin yeterince görülebilmesi ve algılanabilmesi için, uzun bir zaman dilimi ayırmanız gerekiyor. Bu şansı tanımanız halinde Şili, size unutamayacağınız güzellikler vaat ediyor.